Vücudumuzun günlük 3-4 g tuza gereksinimi vardır. Günlük tüketilen tuzun kaynağı, besinlerin bileşimindeki sodyum (Na) ve sofra tuzu şeklinde kullanılan sodyum klorür (NaCl)’dür. Pek çok kişi yedikleri ile gereksiniminden fazla tuz tüketir. Oysa günlük alınan toplam tuz miktarının 5 gramı geçmemesi gerekir.
Tuz yapısal olarak %40 sodyum (Na) ve % 60 klordan oluşan bir bileşiktir. İçeriğindeki Na besinlerdeki tuzlu tattan asıl sorumlu olan mineraldir ve tükürükte çözündükten sonra dildeki tat reseptörleri tarafından algılanır ve böylece beyne tuzlu tat iletilir.
Na aynı zamanda kan basıncının düzenlenmesinde de rol alır. Tuzun fazla tüketilmesi, ileri dönemde yüksek tansiyona neden olabilir. Bu da kalp-damar, böbrek hastalıkları ve mide kanseri için risk faktörü oluşturur. Hipertansiyonlu bireylerin koroner kalp hastalığına yakalanma olasılığı, normal tansiyonlulardan 3-4 kat, felç geçirmesi 7 kat daha fazladır.
Tuz alımını azaltabilmek için
- Tuzluğu masadan uzak tutun.
- Yemeklerin tadına bakmadan asla tuz eklemeyin.
- Yemeklerin tadını tuz yerine baharatla zenginleştirin.
- Saklama sürelerini ya da raf ömürlerini uzatmak amacıyla tuz eklenen besinleri seyrek tüketin. Örneğin: hazır çorbalar, et suyu tabletleri, çeşni vericiler, cips türleri, konserve ve salamura edilmiş besinler, salam, sosis, sucuk, pastırma gibi işlenmiş et ürünleri.
- Günlük beslenmenizde sık yer alan ve tuzdan zengin olan peynir, zeytin vb. besinlerin az tuzlu olanlarını tercih edin.
- Nane, kekik, soğan, sarımsak yemeklere tuz olmadan lezzet verir. Etleri sarımsak, sirke, limon suyu ile terbiye edin.
- Alışveriş yaparken gıda etiketindeki tuz miktarına bakın.